Pazar
Şarkı:
Sarah Blasko-All I Want
70'lere dönüş, sound çok iyi yakalanmış. zaten hatun da güzel. değişik bir güzel.
Cumartesi
yalnız ben mi görüyorum?
şu duvarları diyorum, yalnız ben mi görüyorum?
farkında mısınız, gittikçe netleşiyor her şey. otobüste insanları izliyorum. birbirlerinin yüzlerini huzursuzca süzüyor, birbirlerine tiksintiyle bakıyorlar. ayakta, kendisine yer verilsin diye bekleyen teyzenin aklından neler geçtiğini biliyorum. parfüm kokusu bütün otobüse yayılan, elindeki telefondan başını kaldıramayan kız hakkında insanların neler düşündüklerini duyabiliyorum. muhtemelen dersaneye gitmekte olan küçücük çocuğun yırtık ayakkabılı adama nasıl bir korkuyla baktığını görebiliyorum. arada bir göz göze geldiğimiz muavinin dinlediğim müzikten nasıl tiksindiğini bakışlarından anlayabiliyorum.
yalnız ben biliyor olamam, değil mi?
herkes görüyor. el sıkışan iki insanın arasındaki saklı düşünceleri herkes duyuyor. o yüksek duvarlar keskinleşiyor: "bana dokunmayan yılan bin yaşasın"lar, "işim bitene kadar iyi davranırım"lar, "biz en üstün türüz, insanlık kazanmalı"lar; tür ayrımları, dil ayrımları, din ayrımları -özellikle din ayrımları-, ırk ayrımları, ekonomik durum ayrımları, sosyal statü ayrımları... "sosyal paylaşım siteleri"ne bakalım mesela. insanlar gruplara ayrılıyorlar: emo, tiki, apaçi, cool, entel vs. insanlar birbirlerini gruplara ayırıyorlar. "ayy serdar ortaç'ı beğenmiş, ezik!" ya da "ıyy metallica mı, ergenn" hatta en yaygınından: "ehueheuhe justin bieber'ı beğenmiş! salak bebe!"
sana ne kardeşim, istediğini beğenir sana ne! "oha ateist, uzak dur bundan, kötü kötü bak buna, çok tehlikeli çok" diye düşünen kaç kişi var bilmiyor muyuz? ya da referandum dönemine dönelim mesela, bizim gibi düşünmeyen ünlüleri, sanatçıları suçlamadık mı, hatta bazılarına hala iktidar yalakası demiyor muyuz?
kim kimi kabulleniyor? insan kendini bile zor kabullenirken başkalarını neden kabullensin? bana hala "insan sevgisi" diyorsunuz, "hayvan sevgisi" ya da "dünya sevgisi". geçin bunları.
sevgi diye bir şey yok. benlik var sadece, her şeyin önünde "ben olmak" var.
farkında mısınız, gittikçe netleşiyor her şey. otobüste insanları izliyorum. birbirlerinin yüzlerini huzursuzca süzüyor, birbirlerine tiksintiyle bakıyorlar. ayakta, kendisine yer verilsin diye bekleyen teyzenin aklından neler geçtiğini biliyorum. parfüm kokusu bütün otobüse yayılan, elindeki telefondan başını kaldıramayan kız hakkında insanların neler düşündüklerini duyabiliyorum. muhtemelen dersaneye gitmekte olan küçücük çocuğun yırtık ayakkabılı adama nasıl bir korkuyla baktığını görebiliyorum. arada bir göz göze geldiğimiz muavinin dinlediğim müzikten nasıl tiksindiğini bakışlarından anlayabiliyorum.
yalnız ben biliyor olamam, değil mi?
herkes görüyor. el sıkışan iki insanın arasındaki saklı düşünceleri herkes duyuyor. o yüksek duvarlar keskinleşiyor: "bana dokunmayan yılan bin yaşasın"lar, "işim bitene kadar iyi davranırım"lar, "biz en üstün türüz, insanlık kazanmalı"lar; tür ayrımları, dil ayrımları, din ayrımları -özellikle din ayrımları-, ırk ayrımları, ekonomik durum ayrımları, sosyal statü ayrımları... "sosyal paylaşım siteleri"ne bakalım mesela. insanlar gruplara ayrılıyorlar: emo, tiki, apaçi, cool, entel vs. insanlar birbirlerini gruplara ayırıyorlar. "ayy serdar ortaç'ı beğenmiş, ezik!" ya da "ıyy metallica mı, ergenn" hatta en yaygınından: "ehueheuhe justin bieber'ı beğenmiş! salak bebe!"
sana ne kardeşim, istediğini beğenir sana ne! "oha ateist, uzak dur bundan, kötü kötü bak buna, çok tehlikeli çok" diye düşünen kaç kişi var bilmiyor muyuz? ya da referandum dönemine dönelim mesela, bizim gibi düşünmeyen ünlüleri, sanatçıları suçlamadık mı, hatta bazılarına hala iktidar yalakası demiyor muyuz?
kim kimi kabulleniyor? insan kendini bile zor kabullenirken başkalarını neden kabullensin? bana hala "insan sevgisi" diyorsunuz, "hayvan sevgisi" ya da "dünya sevgisi". geçin bunları.
sevgi diye bir şey yok. benlik var sadece, her şeyin önünde "ben olmak" var.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)