Pazar

"mantıklılık" yalanı.

"ben duygularımla değil mantığımla hareket ederim."

hmm, tabi öyle yapıyorsundur. herkes öyledir ya da öyle olmak için çaba harcar. çünkü herkes duygusallığı güçsüzlük sayıyor. herkes, insanların duygularını uyarıp bundan yarar sağlamaya çalışıyor. herkes.

eğer gerçekten mantıklı olsaydınız, sevgili mantık abideleri, kendinizi zeki göstermek için bu kadar çaba harcamazdınız. insanlar, gerçekten içlerinden gelerek üzülürken siz "hadi hadi amma da abarttın sulugöz" demezdiniz. mantıklı düşünüp, sizin böyle demenizin o kişi için değiştirdiği tek şeyin, sizin tam bir aptal olduğunuza olan kanaatinin güçlenmesi olduğunu anlayabilir ve sesinizi kesebilirdiniz. emin olun o an odanın içinde vızıldayan bir sinekten tek farkınız, sinek değil insan olmanız.

ki insan hayatı sizin sandığınız kadar değersiz değil. dünyanın neresinde olursa olsun, kimin başına gelirse gelsin; ölüm bir "ceza" olamaz. inanın ya da inanmayın; buna siz karar veremezsiniz. siz kimseyi anlamıyorsunuz ve ben de sizi anlamıyorum. "hiç ağlamadım" derken ne kadar da muhteşemsiniz öyle! hiç ağlamamak ne kadar güzel bir davranış, herkes sizin gibi olmak istiyor, idolsünüz. alkışlıyorum. gülerek.

dünyanın neresinde olursa olsun, hayat değerlidir. tür ayrımcılığından hoşlanmam ama insan hayatına ayrı bir değer vermek çok da kötü bir şey değil. bencilliğin akıllılık olduğu günleri yaşıyoruz, asıl kötü olan bu değil mi? kimse kendisiyle hesaplaşmaya yanaşmıyor. "abla mendil ister misin?"i duymazdan gelirken hiç "ne yapabilirim ben şimdi?" demiyorum. sadece "yazık çocuğa" diyorum. servisin camından bana küfür eden kıza sırıtıyorum, neden küfür ettiğini merak etmiyorum. birine söylediklerim ve bu sırada düşündüklerim arasındaki farkı hiç sorgulamıyorum. kendimi değersiz hissettiğimde sadece birilerinin benden daha değersiz olduğunu bilme ihtiyacı içine giriyorum.

değersizlik. sınıftaki herkesin çözdüğü bir soruyu çözemeyince kendimi değersiz hissediyorum ben! kendimi bir yere ya da yaratıcıya ait hissetmediğimi söylediğimde beni değersiz olarak görüyor karşımdaki. ne kadar ilginç değil mi, insanlar birbirlerine değer biçiyorlar! ne kadar saçma, değil mi?

duygular. duygusallık güçsüzlük değildir. sadece doğallıktır. okulda bize saatlerce beyin göçünün zararlarından, bu millete, bu ülkeye yararlı olmamız gerektiğinden, ne yapıyorsak bu toplum için yapmamız gerektiğinden bahsederler. normal şartlar altında düşüncen ne olursa olsun, bir an için gaza gelirsin. duygularına hakim olamazsın, "asla gitmeyeceğim" dersin, heyecanlanırsın. canın ders çalışmak ister. bir an için. duygularını kullanıyorlar, beynini yıkıyorlar. gazetelerde, televizyonda sürekli karşımıza çıkan, yerde kanlar içinde yatan insan fotoğrafları; harabeye dönmüş, yıkık dökük evlerin ortasında ağlayan incecik çocuklar; ağlayan anneler... bunları görmesen hissedemez misin? onları duymasan çalışmak istemez misin? tanrıya gelelim, inanmasan, hani hiç cezalandırılmayacağını bilsen, pisliğin teki mi olursun? söyle bana, bunlara ihtiyacın var mı gerçekten?

bence yok. sadece kullanılıyorsun. keşke bunu anlamak için de bana ihtiyacın olmasa.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder