Çarşamba

Ağaçlarındallarırüzgardaacıdankıvranıyorisyanediyoramasesleriçıkmazkionlarağıtlarınıböyleyakarlarsessizceoradanorayasavrularak. Uzun bir süredir yetmiyor kelimelerim, duyduğum üzüntüyü anlatmaya. Umutsuzum, bir yol bulamadım insanlığın kirini temizlemek için. Ne temizlemesi, ben bu kirin içinden çıkamadım bile. Bir anlam bulamadım, bir gereklilik göremedim var olmaya. Ağaçlardandasessizimkollarımıhavayakaldırıpsallansamağırağırbende. Kimseyi sevemedim ve öldü aşkım,

İnsanlar!
Tutmadığınız eller bir olup sizi boğazlayacaklar rüyalarınızda
dehşeti biz hak etmedik
o sizin hakkınızdır.
Kim bu konuşan benim sesimle
çıkmış sığınağından dalga geçiyor hepinizle
en çok size acır
utanmalısınız kendinizden.
Oturur bütün insanlık tarihini baştan yaratırım
bozar, yeniden yaparım,
size hakkınızı vermeden çekip gideceğimi mi sandınız?
Tanrınız da ölümlüdür her biriniz gibi,
sizin ona söyleyecek bir şarkınız bile yok,
sizin onun için çekecek gerçek bir acınız bile yok.
İnsan çekeceği acıyı kendisi yaratamaz.
Acı zaten vardır.
İnsan ancak gelip bulabilir onu,
sonradan fark edebilir ya da doğar doğmaz.
Acı etraflarında döner, kendisini doğuran sığınakların dışında
ağaçların dalları gibi, geceyi haber veren dansını eder.
Anne kucağının, bir çatının, suyun, besinin, insanın;
sahipliğin ve aitliğin olmadığı
boşlukta asılıdır acı.
Kendini boşluğa atmalı
kim olduğunu unutmalı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder